NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
حُسَيْنٌ
الْمُعَلِّمُ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ
عَنْ
سَمُرَةَ
بْنِ
جُنْدُبٍ قَالَ
صَلَّيْتُ
وَرَاءَ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَلَى
امْرَأَةٍ
مَاتَتْ فِي
نِفَاسِهَا
فَقَامَ
عَلَيْهَا
لِلصَّلَاةِ
وَسَطَهَا
Semure b. Cündup'ten
demiştir ki:
Nebi (s.a.v.)'in
ardında, nifaslı iken vefat eden bir kadın'ın (cenaze) namazını kıl(mış)tım.
(Nebi Efendimiz) o kadın'ın cenaze namazını kılmak için (tam) ortası (hizası)na
durdu.
İzah:
Buhari, cenâiz; Müslim,
cenâiz, Tirmizi, cenâiz; İbn-i Mace, cenâiz;'Ahmed b.Hanbel V-14, 19.
Müslim ve Nesaî'nin
rivayetlerinde açıklandığına göre hadis-i şerifte nifash ikeri vefat ettiğinden
bahsedilen kadın Ümmü
Ka'b'dır. Metinde geçen
kelimesinden maksat ölünün kalçaları hizasıdır. Ancak Hanefî âlimlerine göre,
vücudun ortası göğüs olduğundan kelimesine "göğsü" manâsı
vermişlerdir. Çünkü göğüs vücudun ortasıdır. Esasen, baş ve ayaklar vücuddan
sayılamaz. Esas vücudu teşkil eden kısım, kasıklarla boyun kökü arasında kalan
kısımdır. Bu kısmın ortasının da göğüs olduğunda şüphe yoktur. Bu bakımdan hem
vücudun her tarafının namazdan payını eşit olarak alması için, hem de ilim ve
hikmet madeni olan kalbe yakın olmak için imam, cenaze namazını kılarken ölünün
göğsü hizasında durur.
Her ne kadar bir Önceki
hadis-i şerifte, Enes b. Malik'in erkeğin namazını kıldırırken cenazenin baş
tarafında, kadının cenazesini kıldırırken de, kalçaları tarafında durduğu ifade
ediliyorsa da, aslında bu farklılık ravinin yanılmasından ibarettir. Şöyle ki,
aslında Hz. Enes her iki cenazede de ölünün göğsü hizasına durmuştur. Fakat
erkeğin cenazesinde biraz baş tarafa doğru kadının cenazesinde de biraz kalça
tarafına doğru meylettiği için, ravi bu iki durumun biribirinden tamamen farklı
olduğunu zannetmiş ve kendi kanaatini rivayet etmiştir.[el-Kâsânî,
Bedayiu's-Sanayi, 1-312.]